Archive for Eylül, 2010

22/09/2010

30M

tarafından pekadam

Yaz dönemi çalışmalarımızı bitirip, ev-iş-ev rutinini yeniden idrak etmeğe başladığımız bugünlerde, güzergahımızın ayrılmaz parçası 30M ile de tekrar müşerref olduk ister istemez. Beşiktaş Mecidiyeköy hattını Maçka, Teşvikiye, Nişantaşı üzerinden kateden bu güzide otobüsümüz, sabah saatlerinde ağırlıkla lise ve üniversite öğrencilerini, öğleye doğru Amerikan hastahanesi, Şişli Etfal gibi hastahane hedeflileri, öğleden sonra ise Nişantaşı, Osmanbey, Şişli Cevahir ekseninde alışveriş etmek üzere yola çıkmış farklı gelir gruplarından hanımları taşır. 

read more »

08/09/2010

İnsanlaşan Hayvan

tarafından akliadam

Hayvanla, insan arasındaki temel fark hep tartışılmıştır.Hayvanlara göre bu temel farkın ne olduğu öğrenilemese de insanlara göre genellikle belli bir kanı dillendirilmektedir :  “Hayvanların sahip oldukları becerileri, bir akıl, mantık yoluyla kullanamamaları” Hayvanların bugüne kadar neleri icat ettiğine ya da kendi türleri için yaşam olanaklarında ne gibi yükselişler ortaya çıkardıklarına biraz göz atarsak: bu genel kanıların çok da yanlış olmadığı keşfedilebilir.Buradan insanın çok üstün bir varlık olduğu gibi sonuçlar da çıkmamalı elbette.Hazır laf  hayvandan,  açılmışken; başlıkta da ufak bir esinlenme yaşadığım Jean Renoir’ in 1938 yılında çektiği “Hayvanlaşan İnsan” (La bête humaine) filmini hatırlamadan olmaz.

Bunları neden kafaya taktığıma, neden derinlere gittiğime gelecek olursak; yaklaşık 1 ay önce evde bakılan tüylü hayvanlara karşı alerjim olduğunu öğrendim.Son zamanlarda, bu nedenle tüylü hayvanların – genelde kedi,köpek – bulunduğu evlerden kaçma gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kalıyorum.

read more »

07/09/2010

İDO or DİDO

tarafından pekadam


“Dünyanın en çok yolcu taşıyan şirketi” İDO ile “yaz dönemi çalışmaları” nedeniyle son günlerde bir hayli şehirlerarası yolculuk yapmak durumunda kaldım. Bu “yaz dönemi çalışmaları” lafı Özal döneminin bir özdeyişidir, kasten kullanıyorum. Turgut Özal yazları Gökova’da bir koya yaptırdığı konutta tatil yapar, orada yüzerken, güneşlenirken filan etrafındaki gazetecilere iki demeç patlatır, şortla mortla askeri kıta denetleyip haber olurdu. O dönemin yandaş TRT’si protokol haberciliğini titizlikle uygulayıp bu tür atraksiyonları, tatil yapıp yan gelmekte olan demek yerine “Yaz dönemi çalışmalarını sürdürmekte olan Özal…” diye haberleştirip şekli kurtarmaya çalışmış, bu tabir de yandaş yayıncılığın pre-Tayyip unsurlarından biri halini almıştı. Şimdi tabi işler ilerledi, büyüdü, demokrasi gelişti melişti, yandaşlık maaşallah dört kol çengi biçiminde çok daha albenili, alengirli, ahenkli yapılıyor.

İDO’ya getirelim hemen sözü,

read more »